38. bölüm sâd
0 esirgeyen esirgeyici allah adıyla
1 sâd! andolsun öğüt veren okunan’a!
2 doğrusu gerçeği gizleyenler büyüklenme ve
bölünme içindeler.
3 kaçını yok ettik sizden önce nice
yurdun, bağırışıyorlardı. değildi kurtulmanın sırası
4 şaşıyorlardı geldiğinde kendilerine
bir sakındıran kendilerinden. diyordu gerçeği gizleyenler “bu bir büyücüdür, yalancı!
5 yaptı mı tanrıları tek bir tanrı? bu,
bir nesnedir şaşırtıcı!”
6 davranmıştı önderleri “yürüyün!
dayanıklı olun tanrılarınız konusunda! budur istenen!
7 işitmedik de biz bunu son toplumlar içinde! bu! bu ancak bir uydurma!
8 ona mı inmiş “öğüt” aramızdan?” doğrusu
onlar kuşkudaydılar öğütümüz konusunda. doğrusu tatmamışlardı sancıyı da!
9 yoksa onların yanında mıydı rahmet
hazineleri rabbinin yüce ve karşılıksız veren!
10 yoksa onların mıydı varlığı göklerin,
yerin, arasındakilerin de? öyleyse çıksınlar ya göğe iplerle!
11 bir ordu burada yenilecek bölüklerden
12 yalanladı onlardan önce de topluluğu
nuh’un, ʿād da, kazıklı firʿavun da.
13 semūd da, topluluğu lut’un da,
eyke’liler de! bunlardır bölükler.
14 bütünü de yalanladı gönderilenleri. gerekti
karşılık!
15 bekliyor bunlar bir yankıyı, onun yoktur
duraksaması.
16 dediler “rabbimiz! ivedi ver bizim üleşimizi sayış gününden önce!”
17 dayanıklı ol onların söylediklerine karşın! an kulumuz
güçlü davud’u! o pek çokça yönelen!
18 kul etmiştik dağları, onunla tesbih
ederlerdi akşamleyin ve tanağrılarında,
19 kuşları da topluca. bütünü ona çokça
yönelirdi!
20 güçlendirmiştik varlığını, vermiştik de
ona bilgelik ve söyleyiş keskinliği.
21 geldi mi sana bilgisi kavgacıların? hani
tırmandılardı mihraba
22 girdiklerinde yanına davud’un ürkmüştü onlardan. dedilerdi “korkma! iki kavgacıyız biz saldıran biri birine. yargı ver aramızda doğrulukla! taşırma! eriştir bizi düzüne yolun!
23 işte bu kardeşimdir! onun doksan dokuz
dişi koyunu var, benimse bir dişi koyunum. dedi “bırak onu da bana” üstün de
geldi bana sözünde!”
24 demişti “yazık etmiş sana istemekle senin bir koyununu kendi koyunları içinde. çokları da ortaklardan saldırganlık eder biri
birine… ancak inananlar ve iyi işler edenler, pek azdır onlarsa.” ve anlayıvermişti
davud sınadığımızı onu, yarlıganma dilemişti rabbinden. yere kapanmıştı
eğilerek yönelmişti de
25 yarlıgamıştık onu böylece. onun ya
vardır katımızda yakınlığı, dönecek güzel bir yeri de.
26 “ey davud! işte kıldık seni ardıl yeryüzünde! yargı ver arasında insanların doğrulukla! uyma isteklere de saptırır seni yolundan allah’ın! sapıtanlar var ya yolundan allah’ın, onlar için güçlü bir sancı vardır unuttular diye sayış gününü.
27 yaratmadık biz göğü de yeri de arasında olanları da gerçek dışı. bu sanmasıdır gerçeği gizleyenlerin! yazık olacak gerçeği gizleyenleri oddan!
28 yoksa biz kılar mıyız inanmış olanları ve iyi işler yapanları bozguncular gibi yer yüzündeki? yoksa kılar mıyız sakınanları sapıtanlar gibi?
29 yazı, o indirdiğimiz sana, kutludur,
sonuç çıkarsınlar diye göstergelerinden, anlasınlar diye uslular."
30 karşılıksız verdik davud’a da
süleyman’ı. ne iyi kuldur! odur çokça yönelen!
31 hani sunulmuştu ona bir akşam güzel sâfin atları
32 demişti “ben! ben daha çok sevdim sevgisini güzelin, anmaktan rabbimi! gizleninceye dek örtünün arkasına
33 döndürün onları bana!” başladı okşamaya
baldırları ve boyunları.
34 biz yine sınamıştık süleyman’ı
bırakarak koltuğuna bir ölüyü. sonra o geri dönmüştü
35 demişti “rabbim! yarlıga beni!
karşılıksız ver bana bir varlık ki kalmasın birine benden sonra. sen! sensin çokça
karşılıksız veren!”
36 kul etmiştik ona yeli. eserdi
buyruğuyla ağır ağır, nereye yönelse oraya
37 ve şeytanları da bütün yapıcı ve dalgıç
olanlarını
38 öbürlerini de bağlı olanları
bukağılarla.
39 bu vergimizdir bizim -iyilikle ver ya da
tut elinde- sayısızca.
40 onun! onun vardır katımızda yakınlığı,
dönecek güzel bir yeri de.
41 an kulumuz eyyub’u da! hani seslenmişti rabbine
“dokundu bana şeytan sayrılık ve sancıyla”
42 “vur ayağını! bu yıkanmalıktır soğuk ve
içmelik!”
43 karşılıksız verdik ona yuvasını,
benzerlerini de birlikte onlarla. acıyış olarak bizden, öğüt için de uslulara.
44 “tut elinle bir tutam, vur onunla! cayma
da!” biz bulduk onu dayanan! ne iyi kuldu! pek yönelen!
45 an kullarımız ibrahim’i, ishak’ı,
yakub’u da! elleri ve gözleri olan.
46 biz özgür kıldık onları özdenlikleri
için anışta yurdu!
47 onlar! onlar katımızda seçkinleridir
seçilmişlerin!
48 an ismail’i de, elyesa’ı, zülkifl’i de!
bütünü de iyilerden!
49 bu öğüttür! sakınanlar için vardır güzeli
dönecek bir yerin!
50 ʿadn cennetlerinin açılmış onlara
kapıları
51 yaslanırlar onda. çağırırlar da içinde
yemişleri bol bol, içki de
52 yanlarındadır kısık bakışlı yaşıtları...
53 budur söz verilen sayış günü için!
54 budur bizim azıklandırmamız! olmayan
tükenmesi
55 budur! azıtanlar içinse vardır kötüsü dönecek
bir yerin!
56 cehennem! yanaşırlar ona! ne kötü
ulaşacak yer!
57 budur! tatsınlar onu! kaynar ve irin!
58 ve başka bu türden eşleşmeler!
59 işte bu takım, düşünmeden atılanlardır
sizinle! “olmasın esenlik onlara!” yanaştılar od’a!
60 dediler “doğrusu sizler! olmasın esenlik
size! siz sürüklediniz buna bizi! ne kötü durak!”
61 dediler “rabbimiz! kim sürüklediyse bizi
buna, arttır ona sancıyı kat kat od içinde!”
62 dediler “ne oldu bize ki görmüyoruz o kişileri,
sayardık onları kötülerden...
63 alırdık onları alaya… yoksa kaçtı mı
onlar gözden?”
64 işte bu gerçek kavgasıdır od
topluluğunun!
65 de “ben ancak bir sakındıranım! yoktur
bir tanrı başka allah’tan, birdir, ezer de!
66 rabbidir göklerin, yerin, arasındakilerin
de. üstündür, yarlıgayandır!”
67 de “bu, bir bildiridir büyük!
68 sizse ondan yüz çeviriyorsunuz!
69 olmadı benim bir bilgim en yüce topluluk
tartışırlarken,
70 vahyoldu bana ancak benim bir sakındıran
olduğum apaçık!”
71 hani demişti rabbin meleklere
“ben yaratacağım beşeri topraktan
72 düzeltecekken onu ve üfleyecekken içine kendi
tinimden, kapanın önünde yere!”
73 ve kapandı yere meleklerin hepsi
topluca,
74 ancak iblis! büyüklendi o, oldu gerçeği saklayanlardan!
75 dedi “ey iblis! ne alıkoydu seni
yere kapanmaktan yarattığımın önünde iki elimle? büyüklendin! yoksa sen oldun
mu üstünlerden!”
76 dedi “ben daha iyiyim ondan! yarattın
beni oddan! yarattın onuysa çamurdan!
77 dedi “çık buradan! artık sen kovuldun!
78 artık üzerindedir ilencim dîn gününe dek!”
79 dedi “rabbim! beklet beni o güne
dek ki onlar dirilecek!”
80 dedi “artık sen bekletilenlerdensin,
81 o güne değin ki sırası bellidir!”
82 dedi “andolsun yüceliğine! saptıracağım
onların hepsini!
83 ancak vardır kulların onlardan, kurtulmuş
olanlar!”
84 dedi “bu gerçek! gerçeği söylüyorum
85 dolduracağım cehennem’i seninle ve kimselerle
uyan sana onlardan hep!”
86 de “istemiyorum sizden bunun için bir
karşılık, ben değilim yük olanlardan!
87 bu ancak öğüttür evrenlere
88 öğreneceksiniz onun bildirdiğini! kaldı
az bir süre...”
[ṣād: arap elifbasının on dördüncü harfidir. kur'an'da dünyanın son saatine işaret eden "kesintili sesler"dendir (ḥurūf-ı muḳaṭṭaʿa). sâd bölümü, kur'an-ı kerim'in tevkîfî mushaf sırasına ve mervî iniş sırasına göre otuz sekicinci (19x2) bölümüdür, mekkî olduğu düşünülür. bölüm seksen sekiz göstergeden oluşur. bu göstergeler girişten sonra konularına göre on başlık altında değerlendirilebilir:
giriş: kur'an'ın öğüt olması ve onu tanımayanlar üzerine (1-2)
1. daha önce öğüte yüz çevirmiş topluluklar üzerine (3-16)
2. elçi davud'un durumu ve kavgacılar öyküsü (17-29)
3. davud'un oğlu elçi süleyman ve atlar öyküsü (30-40)
4. elçi eyyub üzerine (41-44)
5. elçileri anış (45-48)
6. cennet üzerine (49-54)
7. cehennem üzerine (55-64)
7. 1. cehennemdekilerin kavgaları (59-64)
8 "de ki" buyruğu: allah'ın ve bildirinin nitelikleri üzerine (65-70)
9. allah'ın beşeri yaratması ve meleklerin beşerin önünde yere kapanmaları, iblis'in baş kaldırması (71-85)
9. 1. allah ve iblis arasında konuşmalar (75-85)
10. "de ki" buyruğu: öğüte uyma çağrısı ve belirlenen sürenin yaklaşması üzerine (86-88)]
Yorumlar
Yorum Gönder